14 Ekim 2011 Cuma

NASIL ZAYIFLANIR

Zayıflayamayan kişilerin çoğu, doktorların bir türlü bulamadıkları bir hastalıkları olduğundan emindirler ve her bahar bu gizli hastalığı bulmak amacı ile laboratuarlara lüzumsuz yere dünyanın parasını öderler. Dikkat!...Gittiğiniz diyetisyen sizin bu korkunuzu tetikleyip daha sonra elinize uzun bir tahlil listesi vererek, “Biz falanca laboratuara güveniyoruz, tahlillerinizi orda yaptırınız” diyorsa arkanıza bile bakmadan oradan kaçın..
“Peki doktor gerçekten kilo almamıza neden olan bir hastalığım olamaz mı?” diye sorarsanız, var.. Tiroit bezinizin az çalışması metabolizmanızı yavaşlatabilir. Hipotiroidi dediğimiz bu rahatsızlıkta kilo almanın yanında, ciltte kuruma, göz kapaklarında şişme, aşırı halsizlik ve yorgunluk gibi şikayetler de vardır. Nabız sayısı düşmüş, terleme azalmıştır.. Şikayetlerinizi doktorunuza anlatmanız ve muayene sonrası yapılacak basit bir tetkikle tanı kolayca konabilir ve tedavisi de son derece basittir. Bir doktora başvurma imkanı olmayanlar tiroit bezi hastalığının kilo almalarından sorumlu olup olmadığını öğrenmek için bir kağıdın üzerine “TSH tetkiki” diye yazıp en yakın laboratuara kan verebilirler. Sonucunuzun limitlerin dışında olduğunu görürseniz doğru doktorunuza gidin, tiroit bezinizin neden çalışmadığını bulup ona göre tedavinizi düzenleyecektir...

Zayıflama ve ideal kiloda kalmak için önerilerim..
1“Az ve ölçülü yemek”, çoğu insanın yaptığı gibi, belirli bir dönem için uygulayıp sonra vazgeçeceğimiz bir alışkanlık değildir. Sağlıklı olmak ve sağlıklı kalmak istiyorsak hayatımız boyunca “Az ve ölçülü yemeye” daha doğru bir deyimle “sağlıklı beslenmeye” kendimizi alıştırmamız gerekir.
2.Zayıflarken yaptığınız diyeti, günlük hayatta her zaman sofranızda olan yiyeceklerle yapmanızı öneririm. “Atkins diyeti”, “protein diyeti”, “kabak diyeti”, “su diyeti” gibi olağan yemek çeşitleri dışında yapılan zorlama, kısa süreli diyetlerle kilo verirseniz, sonunda tilki hesabı dönüp dolaşıp annenizin mutfağına geleceğinizden, uzun vadede başarılı olamazsınız..
3.Her insanın zihninde kendi kilosuyla ilgili üç rakam olduğuna inanıyorum; kendi rakamlarınızı cesurca aşağıya yazın....
I.seviye - İdeal kilo:Kişinin ideal, olmak istediği, hayalindeki kilo:..................
(Basitçe; erkekseniz santimetre olarak boyunuzun son iki rakamı, bayansanız bu rakamın beş-on eksiği..)
II. seviye – Çatışma kilosu: Devamlı çatışma içinde olduğunuz, kendini beğenmediğiniz, buna rağmen bir şekilde zorla razı olduğunuz kilo:.............
İdeal kilonuzda değilseniz şu an olduğunuz kiloyu buraya yazabilirsiniz. Kişiler bu seviyede, istemedikleri bir kilo da olmalarına rağmen bir şekilde kilolarıyla çatışmayı minimuma indirmişlerdir, şuur altında “Balık eti de bana yakışıyor mu ne?..”, “Zayıflayınca yüzüm çökmüş gözüküyor..”, “Çok zayıflayınca sinirlerim bozuluyor..” veya “Daha fazla veremiyorum..” gibi kilosunu mazur gösteren savunma mekanizmaları kurmuşlardır..
III. seviye – Alarm kilosu: Asla olmak istemediğiniz kilo:.....
Asla dayanamayacağınız, kendinizi hiçbir zaman görmek istemeyeceğiniz kiloyu da buraya yazın....
Çoğu şişman kişi hayatını Çatışma kilosu ile Alarm kilosu (II. seviye ile III.seviye) arasında gidip gelerek geçirir. II. Seviyedeki kişiler genellikle kilolarından yana mutsuz olup her zaman I. Seviyedeki ideal kilolarına düşme hayali içindedirler, günlük yaşamlarındaki stresin etkisi ve bahsettiğim savunma mekanizmalarının da yardımı ile zaman zaman Alarm seviyesine kadar kilo alırlar. Bu seviye onlar için dayanılmaz bir kilodur ve hemen alarm zillerini çalarak I. seviyedeki ideal kilolarına kavuşmak üzere diyete başlarlarsa da çoğunlukla kısa sürede II. seviyedeki denge kilosuna gelip, kilolarıyla barışırlar Zayıflamaya karar verdiğiniz anda önce ideal kilonuzdan asla taviz vermemek üzere beyninizi hazırlayın ve kendinizi bu yönde motive edin. II. seviyeye hiçbir zaman razı olmayın.. Aklınızdan çıkarmayın, her şeyin bir bedeli olduğu gibi “daha güzel, daha yakışıklı olmanın - daha uzun ve daha sıhhatli yaşamanın” da bir bedeli vardır.
Emin olun kitaplardaki, dergilerdeki, gazetelerdeki binlerce diyet arasında fazla bir fark yoktur, hepsi aynı evrensel doğruyu tekrar eder: “Daha az yiyeceksiniz, daha çok yakacaksınız...”.
Kendinizi iyi motive etmediğiniz ve I. Seviyedeki ideal kilonuza gelip kalma konusunda kararlı ve inatçı olmadığınız takdirde zayıflayamazsınız. Bence başarılı bir diyetisyen olabilmenin sırrı da burada gizlidir; iyi bir diyetisyen, sezdirmeden hastayı kolundan sıkıca tutar, sevgisini ve kişisel becerisini kullanarak onu I.seviyedeki ideal kilosuna inme konusunda motive eder... Yoksa diyet listesindeki salatalığı bir hafta sonra yarım domatesle değiştirmenin hiçbir önemi ve büyüsü yoktur..
http://www.doktormurat.net

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder